23 Mayıs 2015 Cumartesi

Bir şaşkınlık öyküsü...


44 yıldır bu dünyada olduğum aklıma geldi. 1980 müdahelesini çocuk gözü ile görmüş, yurdun tüm illerini 20 yıl boyunca defalarca gezmiş biri olarak, kendimi anlamsızca sorumlu hissediyorum. Çevremde gördüğüm tüm saçmalıklar aklımı başımdan alıyor ve zihnimi tırmıklıyor. Gittikçe daha da acı vermeye başlıyor. Ne kadar kaçmaya çalışsam da üstüme üstüme geliyor ve çarpışıyoruz.
Bir şehirde yaşayan farklı sosyal katmanlara dahil insanları nasıl bir arada görebilirsiniz?
Bir şehri tanımak için sokakların da gezmek mi, turistik ya da resmi amaçlı ziyaret mi daha özümseyici olur? O şehrin rengini tanımlayabilmek için.
İnsanları birarada eğlenirken ya da eğlendiklerini zannettiklerinde görmek!
Göbek atan kaymakam, komik bakışlı belediye başkanı, sert durmaya özen gösteren askeri erkan mensupları, buraları benden sorulur edalı sivil, resmi emniyet mensupları, canı burnundan gelmiş belediye çalışanı, baloncu, simitçi, çaycı!
Semt pazarında toplanmayan kalabalığı gören ticaret dehası bilimum satıcı, tezgahçı, işportacı.
Gürültüden ne yapacağını bilemeyen, belki buna öfke ile söylenen ya da hiç takmayan karşı mahalle cami'nin imamı. Ailece çekirdek ziyafeti çekenler, ortamdan faydalanan mangal müdavimleri, lüks arabası ile mafyacılık oynayanlar, eski gazino kültürüne susamış teyzeler, amcalar, torunlar. 2 aylık bebeği ile evlilik programından kaçmış - desperate house wifes - görünüşlü anneler, annelerimiz. Minicik bebeğin kulak zarının çektiği yükü bilmeyen anneler, babalar. Balkondan izleyenler, plasyik sandalye de oturanlar. Şehrin avukatları, doktorları, hakimleri, yerel kalbur üstleri. Çekirdek ve bira stoğunu eritmenin keyfine varan bakkal, çakkal, marketçi. Yerlerde ki geri dönüşümden üç kuruş çıkarma sevdalısı festival sonu droid'leri (Kimse droid lafına takılmasın, amacım robotlaşmayı anlatmak)
Ve gençler 15-25 arası potansiyel alıcı kitle, satış kültürünün iştahının ölümsüz kaynağı hedef kitle!!! Gençler, teknoloji dehası, sosyal medya uzmanı asosyalleştirilmiş gençler!!
Ve sayamadığım binbir türlü çeşit, renk, aynı ortamda. Tam karşında ve yüzleri hep gülüyor. Hayır diyebilme yetidini büyük oranda kaybetmiş şekilde. Ve bu saydıklarımın tam tersi olanlarla aynı kazan da size bakıyorlar. İşte bu benim aklımı tırmıklayan ve kaçtıkça çarpıştığım gerçeklik.

Seçimler, gelecek vs. herkesin konuştuğu!!!
Ben önyargısız, algı yanılsaması olmadan kimsenin öz iradesi ile karar veremeyecek kadar bulanık bir sıda yüzdüğümüze inanıyorum. Yüzdürülmüyoruz!! Yüzüyoruz bu bizim kaderimiz ve biz yüzmeyi öğrenemedik. Öğrenmekte istemedik. Yüzmeye çalışanın boğulması da genel arzumuz oldu. Birçok atasözü ile övündük ama hiç anlamadık, anlamaya da çalışmadık.
Tüm bunları biraraya getirince keşmekeş gibi görünen bu çaresizliğin aslında çok basit ve sığ bir gerçeklik olduğunu hissediyorum.

Türk cumhuriyeti homojen - Türdeş - en azından belli oranda, bir yapıya kavuşturulamadı. Sebepler ile kafayı yormanın, içinde bulunulduğunu düşündüğüm durumu çıkmaza sürüklemekten başka bir faydası olmayacak gibi geliyor. Tabii ki araştırın, tartışın vs. Ama tartıştırma oyununa gelmeyin.

Beyin sulandıran yazılı ve görsel basının kölesi olmaktan ayrışamadığımız müddetçe, sebep tartıştırılan horoz dövüşçüsü kalacağız.
Bu ülke 20 yıl siyaset meydanı diye bir program gördü. Sonuç? Bence 0.

Türdeş bir yapıya kavuşturulamayan Türk cumhuriyeti, içindeki artıkları temizleyemedi.

Ben 1980 darbesinin uygulayıcılarının nasıl baştacı edildiğini, çocuk aklımla gördüm.

Bu toprakların, kendi gücünün farkına varamayan ancak menfaati için başka güçlere tapanlar ile dolu olduğunun hepimiz farkındayız sanırım!

Hiçbir siyasi duruş içinde bulunduğum durumu temsil etmiyor aslında.
O kadar ağır bir çıkar ve rant sarmalına girmişiz ki. Din ticareti diye adlandırılan durum bile açlığımızın, gözü dönmüşlüğümüzün pisliğini vicdanımızdan temizlemeye yetmiyor. Aslında sadece orada duruyor. Ha duvara asılı kutsal kitap,ha heryer de sömürülen inanç çılgınlığı.

Kolaycılık, çıkarcılık vs. Yüzünden fikri, irfanı ve vicdanı hürleşememiş yığınlar, hep başka güce taptılar demiştik ya!
İşte bence Türk cumhuriyeti'nin cumhuriyet nesili diye adlandırılan, benim ailemin de mensubu olduğu güruhta farklı değildi. İstisnaları tenzih ederek devam ediyorum.

Güç uşaklığını seçen f.v.i ciler (f.i.v=fikri irfanı vicdanı hürleşmemişler) tarihin en yaygın basitliğini göstererek Türk cumhuriyeti'nin kuruluş ideallerini putlaştırdılar. Yaptıkları en temel hata idi.

Gencecik cumhuriyetin tüm idealleri bu putlaşma çılgınlığına kurban gitti desem yalan olmaz. 

Dış etkenler gibi bir bahane, bu gerçeği örtemiyor bence.
Senin içinde yoksa, kim seni yoldan çıkarabilecekti ki. Ama bu doğru zaten içinde yoktu! f.v.i'lerin.

Atasözü demiştik ya! durum aslında
"Eşeğe altın semer giydirsen, eşek
yine eşektir" durumu oldu tam anlamı ile...

Eğitim sistemine vurulan darbeler, aynı evde iki düşman kardeş yetiştiren - cenneti ayak altına analar - sistem. 
Türk cumhuriyeti'nin geleceğini ancak 60 Watt ampul kadar aydınlatabilecek, imam hatip (dinci eksenli eğitim) komedisi ve onun tam karşısında TC ideallerini kör batılılığa feda etmiş kolejlerimiz. Güzide eğitim ve öğretim kadromuz, meslek dışı liseler, anadolu liseleri - bavyera liseleri olsa ne olur du - ve zırvalık. Her yanı kasıp kavuran bir çakmalık, özensizlik, güvensizlik ve çaresizlik. Bence en önemlisi vizyonsuzluk.

Gelinen durum içi hınç dolu özkardeşini Almancı edası ile dışlayan ezik bir siyasi hareket, sol diye adlandırılması gereken bir kitleyi, dincilik sarmalında teslim alan ve kendini destekleyenlerden daha kör bir hareket. Yani malum akp siyasi partisi.
Kendi güce tapanlarını mıknatıs etkisi ile çeken bir çıkar, hınç, rövanş hareketi. Vurdumduymaz, vizyon özürlüsü mahalle kabadayısı iktidarı.
Çok aşağıladım sanabilirsiniz, ancak ben beni aşağılıyorum. Çünkü bunu ben yarattım. Ya bununla yaşamasını öğreneceğim ya da yok edeceğim.
Endişelenmeyin faşizan bir yaklaşımım yok, en azından şimdilik.
Putperestçilerin f.i.v lerin şımarıklığından maddi ve manevi zararı çeken, güce tapmaya hazır vizyon fakiri duvar dincisi bu kitlelerin rock star'ı malum kişi.
Ve ne yazık ki, türdeşleşememiş TC'nin onlardan farkı olmayan rakipleri.
Bölücülerin, Atatürk vizyonu düşmanları'nın dünyası.
Dikkat edin ifrit oldukları Atatürk vizyonudur.
Anlaşılamayan bu vizyonun takipçisi olduğunu iddaa eden kitle iktidar mensuplarından daha da zavallıdır aslında.

T.C yaşamsal bir sorun ile karşı karşıyadır.
Doğru, nankör ve bölücü kimliğini sol demokrat maske ike saklayan küstah bir HDP
İnsanlara inşaattan başka bir vaatte bulunamayan vizyon fakiri, babası ile kavgalı hain evlat durumunda ki bir AKP
Ne yapacağını bilemeyen, bağlıyım dediği değerleri ayaklar altına alabilecek f.v.i bitik bir CHP
Çocukluğumuzun mehter marşı eğlencesi diet-cola mantıklı MHP
ve diğerleri...

Ben niye mi bu kadar yazdım? Derseniz.
Ben yalnızca dünyaya özgürce bakabilen, kendine güvenen, HÜR düşünen ve uygulayan, yaşadığı topraklara ihanet etmeyen, hayalperest, iddialı ama mütavazi, hırçın ve istekli, yaratıcı, vizyon sahibi insanlarla yaşamak istediğim için.
Bunun giderek zorlaştığını gördüğünüzü biliyorum. Ama imkansız değil.
Kendi özelini inatla yaşamak, at gözlüklü kitlelerin uyarıcısı olacak gibi geliyor. Güce tapanlar yok olmasa da büyük bir oranının - fikri hür vicdanı hür irfanı hür - yaşamanın bireye kattığı güce, salyalarını akıtarak tapacaklarına inanmak istiyorum.

21 Mayıs 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder