5 Haziran 2013 Çarşamba

Gezi Parkı ve Ben

Siyaseti takip eden, siyasetçi olmayan ve aslında hiçbir görüşün tamamen bağımsız olmadığına inanan biriyim. Hayat boyu sokaklara çıkmadım, 1980 gençliğindenim ve ailem, çevrem tarafından apolitize edildim. Okumaktan ve bilmekten geri durmayıp olabildiğince farklı siyasi görüşü ve dini takip ettim. Benim inacımı ve duruşumu zaten bilen bilir. Burada anlatmak istediğim, 42 yıllık hayatımda hiç bir yerde görmediğim birşey. Dayanışma ve yalnız değilsin duygusu. İnsanın canı evine gitmek istemiyor. Yok edilmeye çalışılan koskoca bir ailenin mensubu olduğumu anladım. Cemaat değil, aşiret değil, soy sop değil, millet değil, başka birşey bambaşka. Evin, yuvan gibi desem yinede izah edemem gibi geliyor. Kibar, saygılı insan sevgisi, vatan aşkı ile dolu, yılların baskısından bunalmış ve tek bir gazla biraraya gelmiş aynı toprağın temiz insanları. Her yaştan, her düşünceden, herşeyden. Kendini insan diye tanımlayan birinin orada gözlerinin yaşarmaması mümkün değil, belki de biraz ondan biber gazı ile gözleri kurutmaya çalışmaları::)) Saf sevgiden ortaya çıkan vatan sevgisinin gözyaşları ile boğulmaktan korkmaktandır belki de.
Peki ne istiyor bu insanlar,
Rahmetli Hulusi Kentmen gibi babacan
Rahmetli Münir Özkul kadar mert
Rahmetli Vahi Öz kadar tonton
Rahmetli Adile Naşit kadar Anne
Rahmetli Nazım Hikmet kadar vatan aşığı
Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek kadar gönül adamı
Rahmetli Kemal Sunal kadar saf ve komik
Olmayı bilen bir başbakan ve hükümet.
Peki bütün bu vasıfların bir insanda toplanması mümkün mü? 
Elbette değil.
Ama en azından bunların tam tersi olmaya çalışma.
Kabadayılık taslama, halka hakaret etme ve daha dolu yüzlerce edipsizliği yapma.
Belki bu saatten sonra, kimse sana inanmıyor - ki bende öyleyim -
Ama. En azından onurunla git. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
Kimsenin bu nur yüzlü insanları hiç görmeye, hakaret etmeye, dövmeye; Onlara rağmen onlarsız karar vermeye hakkı yok.
Sen tek bacak ile yürümeyi seçtin, bir bacağını yok saydın. Kangren oldun ve vücud çöktü.
Herşeyin arkasında birşey arama paranoyan, bu hareketin hiçbir sahibi olmadığını görmeni engelliyor.
Evet biz kimiz, çok basit biz biziz, sana oy vermiş, vermemiş.
Peki nereden çıktık biz? Biz zaten hep buradaydık. Suskunduk püskündük korkaktık ve korkutulmuştuk. Bir ağacın gölgesi bize kim olduğumuzu hatırlattı. Korkunun ecele faydası olmadığını tesbih etti fıtratımız.
Senin görmezden geldiğin diyemiyeceğim -çünkü o vizyonun sende olmadığına eminim-
Göremediğin insanlar, seni şaşırttı çünkü dar bir çevrede ve fikri, vicdanı, irfanı hür yetişmemiştin. Anlayamadın ve sebep aradın, güç aradın v.s
Her ne kadar kaldı bilmem ama Milli istihbaratımız vardır inşallah, birisi sana bizim kim olduğumuzu anlatsın ya da. Binlerce korumanı bırakıp yanımıza gel, evimize soframıza buyur. 
Umulur ki azıcık anlarsın.
Sevgili abimiz Erkin Koraydan, Şaşkın isimli eseri dinlemeni tavsiye ederim.
Altını çizerek söylüyorum gururlu ve onurlu bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak gördüğüm şu anda senden bıkan...
Öz be öz halktır, kuvayi milliyedir, marjinaldir değildir. 
Nacizane olmayan tavsiyem.
Rahmetli Erbakan gibi onurlu olman ve bölücülüğü engellemendir
Rahmetli Ecevit gibi delikanlı olmandır
Süleyman Demirel gibi bilge gözükmen
Rahmetli Türkeş kadar mert olmandır.
Seni ve seni yaratan zihniyeti, insanlık tarafına çekmezsen ve hala tek bacak yürürüm inatına gidersen, vücudu çökertirsin ama bünye her zaman bir yolunu bulur. İşe yaramayanı atar ve yoluna devam eder. Çok şükür ki tüm organlar beyin hariç çift yaratılmıştır.
www.arbak.net 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder